BEN VATAN HAİNİYİM DİYEN VATANSEVER NAZIM HİKMET'İN YOLCULUĞU

''Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran
puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamsonun
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.''

NAZIM HİKMET


Nazım Hikmet Ran, yalnızca Türk edebiyatının değil, dünya şiirinin de en büyük isimlerinden biridir. Onun hayatı, mücadelelerle, sürgünlerle ve vatan hasretiyle doludur. "Vatan Haini" şiiri, tam da bu çelişkiyi anlatır: Kendini vatanına adayan bir şairin, o vatan tarafından nasıl "hain" ilan edildiğini...

1902'de Selanik'te doğan Nazım, Osmanlı'nın son dönemine tanıklık etti. Genç yaşta şiir yazmaya başladı, Kurtuluş Savaşı'na destek verdi. Ancak komünist fikirleri nedeniyle 1920'lerde Sovyetler Birliği'ne gitti ve orada devrimci sanat anlayışını benimsedi.  


Türkiye'ye döndüğünde, şiirleri ve siyasi görüşleri nedeniyle defalarca tutuklandı. 1938'de "orduyu isyana teşvik" suçlamasıyla 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bursa Cezaevi'nde geçen yıllar, onun en unutulmaz eserlerini yazdığı dönem oldu. Memleketimden İnsan Manzaraları gibi destansı yapıtlar, bu acıların ürünüdür.


1950'de bir kampanya sonucu tahliye edildi, ancak baskılar sürünce 1951'de Türkiye'den kaçmak zorunda kaldı. Vatandaşlıktan çıkarıldı, "vatan haini" ilan edildi. Şiirlerinde bu acıyı şöyle dile getirdi: "Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala." Hayatının son yıllarını Polonya ve Sovyetler Birliği'nde geçirdi. 1963'te Moskova'da kalp krizinden öldüğünde, mezar taşına "Türk şairi Nazım Hikmet" yazıldı.


Nazım Hikmet, yalnızca bir şair değil, bir düşünce insanıydı. Şiirleriyle ezilenlerin, işçilerin, tutsakların sesi oldu. Bugün bile dünyanın dört bir yanında okunuyor olması, onun evrensel değerinin kanıtıdır.


Ölümünden yıllar sonra, 2009'da Türkiye vatandaşlığı iade edildi. Ama o, zaten şiirlerinde hep bu toprakların çocuğu olduğunu haykırmıştı: "Bu vatan toprağın kara bağrında/Sıra dağlar gibi duranlarındır." Nazım Hikmet, yüreği vatan sevgisiyle dolu bir "vatan haini"ydi. Onun hayatı, inandığı değerler uğruna her şeyi göze almanın destanıdır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİNEARKEOLOJİ: BİR YÖNETMEN BEŞ FİLM - ANDREY TARKOVSKİ VE SİNEMA DÜNYASI

SİNEARKEOLOJİ: EN İYİ 50 SOVYET FİLMİ

SİNEARKEOLOJİ: BİR YÖNETMEN BEŞ FİLM - SERGEY AYZENŞTAYN VE SİNEMA DÜNYASI