TUTUNAMAYANLAR: CESAR MENDOZA ACI ÇEKENE SAYGI

 ACI ÇEKENE SAYGI


tanrı’yla aynı fikirde değilim

intihar edenlerin

cehenneme gideceği konusunda.

kainatın yaratılışına

katılmaktan bıktığımda ruhum,

intihar edeceğim ben de

denenmemiş bir yolla. 


nerdeyse bütün akıllı kalpler

intihar edip siktir çekmiş yeryüzüne.


ben ateist değilim, babasıymış gibi

tanrı’ya küsen bir çocuğum.

eğer tanrı intihar edenleri ve nietzsche’yi

cehenneme gönderirse

cehennemde yanmayı tercih ederim ben de,

tanrı dürüstlüğü sever. 


tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum.


ben tanrı olsam

peygamberler göndermez

direk konuşurdum insanlarla. 


ben tanrı olsam

hitler’i iyi kalpli bir yahudi olmakla cezalandırırdım

yahut yetenekli bir yazar yapardım onu.

içindeki kötülüğü insanlara değil

tuvallere boşaltırdı. 


ben tanrı olsam;

devletler yok olur

gül kokulu bireyler var olurdu sadece,

atlar çılgın zamanlar koşardı. 


ben tanrı olsam

düşünce gücüyle herkesin

istediği karakter olmasını sağlardım,

dünya bir şiirin

yaratılım sürecine dönüşürdü böylece. 


ben tanrı olsam intihar ederdim

insanlarla birlikte

acı çekmeyi öğrenemediğim için.

CESAR MENDOZA


Cesar Abraham Vallejo Mendoza, Latin Amerika ve Peru edebiyatının en önemli toplumcu şairlerindendir. Eserlerinde, toplumsal değişimi işlemiştir. Yerli halka mensup olmasından dolayı, yerlilerin uğradıkları haksızlıklar Mendoza'yı derinden etkiledi. ''Yoksulluğu, acıyı yerlilerden öğrendim.'' diyecek kadar köklerine bağlıydı. 


''İnsanı çocuklara bölen öfke,

çocuğu eşit kuşlara bölen,

kuşu, küçük yumurtalara;

yoksulun öfkesi

bir zeytin taşır iki üzüme karşı''


1916 yılında üniversite öğrencisiyken şiirleri, dönemin ünlü şairlerinde eserlerini yayınlayan Reforma adlı edebiyat dergisinde düzenli olarak yayınlanmanya başladı. Üniversite döneminden itibaren şiirlerinde, halktan kopuk olan Parnasçılık akımının öğelerini, toplumsal şiirlerin öğleri ile birleştirmeye çalışıyordu. 


''Kimin mavi bir giysisi yok ki dolabında?

Kim yapmaz ki kahvaltı, binmez ki tramvaya,

yok ki ağzında tükenmez cıgarası, cüzdanında tasası?

Ben doğmuşum bir kez, başka bir şey değil!

Ben doğmuşum bir kez, başka bir şey değil!''


1918 yılında yayınlanan şiir kitabı Los Heraldos Negros'ta insanoğlunun çektiği acılar ve ölüm karşısındaki sıkıntılarını dile getirdi. 1920 yılında, Yerlilerin hakları için eylemler düzenlendi. Bu eylemlere Mendoza'da katıldı ve yargılandı. Üç ay cezaevinde kaldı.  Annesinin ölümü ile ruhsal bulanım yaşamaya başlayan Mendoza'nın ruh hali, mahkeme ve cezaevi sürecinde daha da kötüye gitti. Üç aylık cezaevi döneminde, Escalas Melografiadas adlı öyküsünün ve Trilce adlı eserinin temelini attı. 


Mendoza, 1923 yılında bir daha Peru'ya dönmemek üzere, Fransa'nın başkenti Paris'e yerleşti. Paris'e gitmeden önce, Fabula Salvaje adlı eserinin yazımını bitirdi. Paris'e yerleştikten sonra, Pierre Reverdy, Vicebte Huidobro, Juan Larrea, Juan Gris ve Antonin Artaud gibi Fransız sanatçılarla tanıştı. Peru Komünist Partisi'nin kurucu olan dostu  Jose Carlos Mariategui'nin kurduğu Amauta adlı dergide Peru ile ilgili makaleler yayınlayarak Peru ile olan bağını koparmadı. 


''ve yalnız kendine, yalnız kendine, yalnız kendine.

Çoğuna inan, içinden birine değil;''


Marksizme duyduğu sempati, 1928 ve 1929 yıllarında Sovyetler Birliği'ne yaptığı geziler sonucunda bağlılığa dönüştü. 1928 yılında faşist eğilimli olduğu düşüncesi ile Amerikan Halkçı Devrimci İttifakı'ndan (APRA) ayrıldı. 1931 yılında Komünist Parti'ye üye oldu.


1930 yılında siyasi çalışmaları nedeniyle; Paris'ten, İspanya'nın başkenti Madrid'e sürgün edildi. Madrid'te siyasi düşüncelerini anlattığı  Rusia en 1931 adlı kitabı yayınlandı. Kitap geniş kitlelerce beğenildi. Ardından Peru'da ki sınıf çatışmasını ve bilincini anlattığı El Tungsteno adlı romanı kaleme aldı. 1932 yılında Paris'e döndü ve edebiyat dünyasında yazılarıyla toplumsal düzeni değiştirmeye çalışan militan grupları açıktan desteklemeye başladı. Daha iyi bir dünya için umudunu dile getirdiği, Poemas Humanos adlı şiir kitabını yayınladı. Bu kitap, siyasi fikirlerinin keskinleştiği döneme denk gelmektedir. İspanya İç Savaşı döneminde iki kere İspanya'ya gitti. Bu ziyarettler sırasında yabancılaşma temalı şiirlerini kaleme aldı. 1940 yılında yayınlanan Espana Apata de Mi Este Caliz kitabında, İspanya İç Savaşı'nın vahşetini ve insanlar arasındaki dayanışmayı kaleme aldı. 


Mendoza, Acı Çekene Saygı şiirini yazdıktan sonra, 15 Nisan 1938 tarihinde Paris'te kendini aç bırakarak intihar etti. 


ÖLÜYORUM


ölüyorum

çizgileri kalın bir tabutun ruhunda 

sana emanet çürümüş bedenimin çürük kokusu


sesimi kimse duymuyor

dökeceğim al kanımı gökkuşağının alına

al kanımla sulayacağım kuruttuğum tüm çiçekleri


ölüm geri dönüşü olmayan yol

haberi yok can alan meleğin bu yola girdiğime

ölümü yaprakları dökülen yaşlı ağaçtan biliyorum 


ölümün yolu çıkmaz bir sokağa çıkıyor

ne denize ne göğe çıkıyor ölümün yolu 


dağlanmış derim çıplak ayaklarımla

kendimi derin uçurumun ruhuna bırakarak

can alan meleğin ruhuna dokunuyorum


ne zaman kulağımda yankılansa 

kanadı kırık martının çığlığı

diyorum ki bu ölümün sesi


ölüyorum 

ölümün yolu çıkmaz

ne denize ne göğe

geri de bıraktıklarım hoşça kalın

bir gün kavuşmak üzere


DENİZ DÜZGÜN

‘’CESAR MENDOZA’YA (ACI ÇEKENE SAYGI) SAYGILARLA’’


DENİZ DÜZGÜN



 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİNEARKEOLOJİ: BİR YÖNETMEN BEŞ FİLM - ANDREY TARKOVSKİ VE SİNEMA DÜNYASI

SİNEARKEOLOJİ: EN İYİ 50 SOVYET FİLMİ

SİNEARKEOLOJİ: BİR YÖNETMEN BEŞ FİLM - SERGEY AYZENŞTAYN VE SİNEMA DÜNYASI