NE OKUMALI: FAHRENHEIT 451
Bu evrende İtfaiyecilerin tek bir görevi var, kitapları yakmak. Böyle bir gelecek yaşar mıyız? Belki yaşarız, belki yaşamayız. Kitap böyle bir geleceği anlatıyor. Ray Bradbury’nin kült eseri olan, Fahrenheit 451, kitap okumanın yasak olduğu ve itfaiyecilerin kitapları yaktığı bir gelecekte geçiyor. Kitap yayınlandığı tarih olan 1951 yılından beri, Distopik tarzın dört temel kitabından biri sayılmaktadır.
Fahrenheit 451, totaliter, baskıcı rejimlerde ki sansürü ve baskıyı çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır. Ray Bradbury kitapta öyle korkunç bir dönemden bahseder ki, bütün evler yanmaz plastik kılıfla kaplanmış, yangın tehlikesi tamamen ortadan kaldırılmıştır. E peki böyle bir yerde itfaiye örgütü ne iş yapacaktır? Eğer totaliter bir rejim söz konusuysa bu sorunun cevabı basittir: “KİTAP YAKMAK!”
Ray Bradbury kitapta hedef tahtasına tüketim toplumunu ve kapitalizmi koymaktadır. Toplumda yaşayan insanların kendilerini otosansür ve sansür mekanizmalarına tabii tutulması da kitabın değindiği diğer bir noktadır. Kitabın temas ettiği diğer bir nokta da, teknolojinin gelişimi. Gelişen teknoloji ile birlikte, araçlar insan düşüncesini esir almaktadır. Bu araçlar, farklı düşüncelere izin vermeyip, farklı düşünen insanları düşman olarak görmektedir. Böyle bir kaotik dünyada, kitaplar yok edilip, düşünmeye ve sorgulamaya giden bütün yollar kapanmıştır.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, toplumsal alanda da dönüşümler yaşanır. Bardbury, sanat ve düşünce dünyasının gerilediğini anlatır. Yine gelişen tekonoloji ile birlikte, insanlar düşünme yetisini kaybetmektedir. Kitapta ki televizyon bağımlılığı ile kitle iletişim araçlarına bir eleştiri vardır. Bununla birlikte, gerçek dünyayla benliklerin çarpıştığı zaman insanlar psikolojik olarak bir bunalım yaşamaktadır.
Kitapta Clarisse karakteri, özgürleşen bilincimizi temsil etmektedir. İtfaiye eri Montag ise sistemin sadık bekçi köpeği olarak betimlenmiştir. Clarisse, sisteme karşı çıkan her insan gibi toplumdan dışlanıp, ötekileştirilmiştir. Kitapta; zihnini özgür tutanlarla, zihnini zincirlere vuran, insanların çatışmasını görmekteyiz. Kitap, hem otoriteye karşı bir eleştiri niteliğindedir hem de kitle iletişim araçlarının insanları esir almasının eleştirisidir.
DENİZ DÜZGÜN
1951 de ki bu yazı her nekadar gelecekte kitap yakılmasından söz etsede, malesef 1970 li yıllarda bu ülkede kitaplar toplatıldı, yakıldı, okuyanlar işkence gördü, kimisi "intihar" etti. Bu insanlar "Vatan haini " ilan edildiler.
YanıtlaSilMallesef kitapta yazanları 2010'lu yıllarda üniversite okurken yaşadım. Ve hala kitapların neden yasaklandığını anlayamıyorum.
Sil